ANILARLA BLOGGERLAR-7
Selamlar bugün gene yepyeni çiçeği burnunda bir blog konuk yazarım olacak ve gerçekten yüreğinizi burkacak bir anısını sizlerle paylaşacak.DİPLOMASIZ PSİKOLOG adlı blogun sahibesi sevgili Dilay'ın blogunun ilk takipçisi oldum.Kaçıncı oldu bu hiç hatırlamıyorum ama bir çok blogun ilk takipçisi oldum ve nedense bu bana çok özel geliyor.Çünkü bir blog açılır,yazılar orada öylece durur ve keşfedilmeyi bekler.Ne zaman yeni bir bloga rastlasam ilk okuru olsam içimde tuhaf bir sevinç oluyor,kendimi çok özel hissediyorum.
Arkadaşımızın blogu son derece sade blogger şablonlu zamanla daha profesyonel bir bloga ihtiyaç duyacağına eminim.Henüz sadece 4 yazısı mevcut fakat gene de hepsi yüreğinden dökülen çok özel yazılar olmuş.18 yaşında olan ve psikoloji okuyan arkadaşımızın yeni yaşamını adım adım paylaştığı blogunu seveceksiniz.Ben en çok YAĞMUR adlı yazısını okumanızı tavsiye ediyorum.Hadi gelin sizler için hazırladığı o çok özel anısını okuyalım şimdi.Eğer sizde blogumda herhangi bir anınızla yer almak isterseniz kelebeketkisi39@gmail.com adresinden bana yazın.Keyifli okumalar.
Herkese merhaba , ben Diplomasız Psikolog blogunun yazarı Dilay , öncelikle bana sizlerle tanışma fırsatını veren sevgili ‘’Kelebek Etkisi’’ ne , sonra da yazdıklarımı okuyacak olan sizlere şimdiden çok teşekkür ediyorum.
Severek takip etmeye
başladığım tatlı blogger arkadaşım bana blogunda konuk olmamı teklif ettiğinde
gerçekten çok mutlu oldum , bu hem yeni başladığım bloggerlık deneyimime büyük
katkıda bulunacak hem de aşırı tatlı ve ilgili bir bloggerla yakından iletişim
kurmama öncülük edecekti yani anlayacağınız benim için mükemmel bir teklifti
tabii ki hemen harekete geçtim ve buradayım umarım hepiniz zevk alarak
okursunuz J
Bu bloga konuk olma teklifini ilk aldığımda nasıl bir şey
yazmalıyım diye çok düşündüm ve konsept dışına çıkmak istemediğim için bir
anımı paylaşmak istedim aslında bir acımı da diyebilirim…
Maddi yönden çok
parlak bir çocukluk geçirmedim fakat çok büyük bir şansım vardı,köyümüz yaşadığımız ilçenin bir köyüydü yani
İstanbul’da bir köy hayatı yaşadım diyebilirim. Hiçbir zaman sabahtan akşama
kadar çizgi film izleyen veya barbie bebekleriyle oynayan bir kız çocuğu
olmadım. Çoğu zaman akranım olan kuzenlerimle birlikte bir şeyler üretme
peşindeydik bir nevi kendi oyuncaklarımızı kendimiz inşa ederdik. Bir gün
arabada köyümüze doğru giderken bir afiş gördüm ‘’Şişme Havuz’’ ama o
hayalinizde canlanan çocuk havuzlarından değil 1 ton falan su alıyordu. Kafama
koydum o havuzu istiyordum. Tabi hemen çetenin ele başı gibi gidip kuzenlerime
anlattım ve para biriktirip almaya karar verdik. Hikayenin buraya kadar olan
kısmını sakın unutmayın çünkü anlatacaklarımın sonunda tekrar buraya döneceğiz…
Telefon çaldı ,
annem telefonu açtı ve ağlamaya başladı. O zamanlar da benim ayağım kırık
olduğu için alçıdaydı ve evde yatıyordum. Annem yanıma gelip ; ‘’ kızım şimdi
baban gelecek ve seni anneannene bırakacağız lütfen korkma ve üzülme ‘’dedi .
İlk aklıma gelen dedemin vefat etmiş olabileceğiydi , yaşlı ve hastaydı. Hayır , ölen ;
kayınvalidesinin 7 ‘ si için alışveriş yapıp pirinç ve ayranları kapıya
bırakarak işine giden ve bir daha sağ olarak o eve geri dönemeyen amcamdı…
Amcam çok iyi bir insandı , o yaşıma kadar kimseyi kırdığını ,kötü bir laf söylediğini görmemiştim . İnşaat ustası olarak çalışır , herkes onu inşaatına dahil etmek için yarışırdı. Yemeyi en sevdiği şey yoğurt, zeytin ve ekmekti , tıpkı babam gibi… Çok vakit geçirememiştim onunla ama o mükemmel adamı ve güzel kalbini görebilmeyi başarabilmiştim tüm benliğimle. 4 kızı vardı daha 2 tanesinin evlendiğini görmemişti. 1 torunu vardı diğeri de yoldaydı ama o göremeden gitti.
O güne dönelim. O gün annemin gelmemem için diretmesine rağmen ben gitmek istedim , babamın araba kullanırken yolu gözlerinin buğusundan zor gördüğünün farkındaydım , bu amcamı son kez görmek için son şansımdı. Eve girdiğimizde amcamı yere yatırdıklarını gördüm.
Neden ölürdü ki insan , yapacağı bu kadar iş varken , ona ihtiyacı olan bu kadar insan varken ve daha 50’li yaşlarındayken… Neden üstüne koymuşlardı o bıçağı , üstündeki çarşaf niye kar beyazıydı…
Ben bu düşüncelerdeyken dedemle babaannem girdi içeri babaannem perişandı ağlamaktan masmavi gözleri kan çanağına dönmüştü. Dedem ise hiçbir şeyden habersiz ah vah diyordu (dedem alzheimer hastasıydı ve çocukları , eşi dahil kimseyi tanımıyordu). Ben çaresizce derin düşüncelerle etrafa bakınırken dedemin amcamın başının yanına oturduğunu gördüm ve gözünden düşen bir damla yaşla birlikte ağzından şu kelimeler döküldü ; ‘’benim oğlum mu öldü?’’.
1 dakikalığına hatırlamıştı oğlunu ve daha onu kaybetmenin acısını yaşayamadan tekrar unuttu…
Amcamı aldılar ve bir tabuta koydular , tabut dualar eşliğinde gözden kaybolduktan sonra annemler onun başkasının ölümü için aldığı pirinçlerden yaptıkları pilavları ve ayranları dağıtmakla meşgul oldular…
Kime niyet kime kısmet sözü ilk defa bu kadar acıtmıştı canımızı. Amcam gitti, vefatının üzerinden günler , aylar , yıllar geçti peki başta anlattığım havuz hikayesinin sonu ne oldu merak ediyorsunuz değil mi?
O havuz biz hayal ettikten kısa bir süre sonra amcamın gri doblosunun bagajından indi ve bizim oldu. Ben o arabayı da ,o havuzu da ,amcamın onu bagajdan çıkarırken ki yüz ifadesini de ömrüm boyunca unutmayacağım. Nur içinde yat amcam…
Amcam çok iyi bir insandı , o yaşıma kadar kimseyi kırdığını ,kötü bir laf söylediğini görmemiştim . İnşaat ustası olarak çalışır , herkes onu inşaatına dahil etmek için yarışırdı. Yemeyi en sevdiği şey yoğurt, zeytin ve ekmekti , tıpkı babam gibi… Çok vakit geçirememiştim onunla ama o mükemmel adamı ve güzel kalbini görebilmeyi başarabilmiştim tüm benliğimle. 4 kızı vardı daha 2 tanesinin evlendiğini görmemişti. 1 torunu vardı diğeri de yoldaydı ama o göremeden gitti.
O güne dönelim. O gün annemin gelmemem için diretmesine rağmen ben gitmek istedim , babamın araba kullanırken yolu gözlerinin buğusundan zor gördüğünün farkındaydım , bu amcamı son kez görmek için son şansımdı. Eve girdiğimizde amcamı yere yatırdıklarını gördüm.
Neden ölürdü ki insan , yapacağı bu kadar iş varken , ona ihtiyacı olan bu kadar insan varken ve daha 50’li yaşlarındayken… Neden üstüne koymuşlardı o bıçağı , üstündeki çarşaf niye kar beyazıydı…
Ben bu düşüncelerdeyken dedemle babaannem girdi içeri babaannem perişandı ağlamaktan masmavi gözleri kan çanağına dönmüştü. Dedem ise hiçbir şeyden habersiz ah vah diyordu (dedem alzheimer hastasıydı ve çocukları , eşi dahil kimseyi tanımıyordu). Ben çaresizce derin düşüncelerle etrafa bakınırken dedemin amcamın başının yanına oturduğunu gördüm ve gözünden düşen bir damla yaşla birlikte ağzından şu kelimeler döküldü ; ‘’benim oğlum mu öldü?’’.
1 dakikalığına hatırlamıştı oğlunu ve daha onu kaybetmenin acısını yaşayamadan tekrar unuttu…
Amcamı aldılar ve bir tabuta koydular , tabut dualar eşliğinde gözden kaybolduktan sonra annemler onun başkasının ölümü için aldığı pirinçlerden yaptıkları pilavları ve ayranları dağıtmakla meşgul oldular…
Kime niyet kime kısmet sözü ilk defa bu kadar acıtmıştı canımızı. Amcam gitti, vefatının üzerinden günler , aylar , yıllar geçti peki başta anlattığım havuz hikayesinin sonu ne oldu merak ediyorsunuz değil mi?
O havuz biz hayal ettikten kısa bir süre sonra amcamın gri doblosunun bagajından indi ve bizim oldu. Ben o arabayı da ,o havuzu da ,amcamın onu bagajdan çıkarırken ki yüz ifadesini de ömrüm boyunca unutmayacağım. Nur içinde yat amcam…
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun hemen bloğunuza geliyorum.Tesekkürler kelebek etksii 😃😃
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim 🙏🏻😌
SilRica ederim canim ❤
SilAyyy çok duygulandım :(
YanıtlaSilBende❤
SilYüreklerinize bir parça dokunabildiysem ve hissettiklerimi hissettirebildiysem ne mutlu bana :)
SilAllah rahmet eylesin. Unutulmaz...
YanıtlaSilÇok teşekkürler , amin.
SilAllah rahmet eylesin. Bizlere kalan anılar oluyor.. Blogunuzu da ziyaret edeceğim.. Sevgiler..
YanıtlaSilSevgiler...
SilAllah Rahmet eylesin Mekanı cennet olsun Gözlerim doldu gerçekten okurken Rabbım yüzünden tebessümleri hiç eksik etmesin Dilay .....Kelebek etkisine de Çok teşekkür ederiz seni bizlere tanıştırdığı için emeğinize yüreğinize sağlık sevgiler ..:) Hemen geliyorum bloguna :)
YanıtlaSilAmiin bütün ölmüşlerimizin inşallah... Beni o kadar mutlu ettiniz ki yorumunuzla çok teşekkür ederim yürekten sevgilerimi yolluyorum :)
SilÜrəyim ağrıdı. Sevdiyin insanların gedişi illər keçsə də hər xatırlandığında qəlbdə eyni yanğını hiss etdirir. Rəbbim sevdiklərimizin acısını yaşatmasın bizə. Kelebek etkisinə də yenə yeni bloggerə verdiyi dəstək üçün çox-çox təşəkkür edirəm. Blogu da həmən ziyarət edirəm.
YanıtlaSilYüreğimiz ne kadar acısa da geride kalan anılar güzel olunca büyük teselli oluyor , ardımızda güzel anılar bırakmak dileğiyle... Çok teşekkür ederim desteğiniz için :)
SilÇok etkilendim gerçekten Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Geriye kalan hatıralar oluyor hep... Bloğunuzu ziyarete geliyorum. Kelebeğe de çok teşekkür ediyorum bu güzel yazıyı okumamızı sağladığı için :)
YanıtlaSilKalbinize bir nebze dokunabildiysem ne mutlu bana , güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim :)
SilBaşın sağolsun Dilay ,amcanın mekanı cennet olsun.Ama Ne güzel arkasndan böyle güzel anabilmek.. Emeğinize sağlık seninde, bize içini döktüğün paylaştın .Kelebeğimin sayesinde güzel insanların hayatlarına değiyoruz bir nebze..Bloguna geliyorum takibe.Sevgilerimle...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim amin,bütün ölmüşlerimizin mekanı cennet olsun inşallah. Sevgili kelebeğe ben de çok teşekkür ediyorum bizim birbirimizin kalpleri arasına köprü kurmamıza vesile olduğu için :)
Sil